Sayfalar

08 Mart 2012

Türk Kahvesi mi? Hazır Kahve mi?

 

- Kahve alabilir miyim?
- Tabii... Türk kahvesi mi? Hazır kahve (nescafe) mi?

Bu sıklıkla duyduğumuz bir durum, di mi? Hazır kahve ülkemizde bilinmeye başladığından beri, klasik kahvemiz ile bir rekabet halinde.

Mutlaka bir şekilde sohbetlerimizde kendisine yer bulur. Türk kahvesi mi daha iyi yoksa hazır kahve mi? Bu yazıyı okumadan önce, size önerim
hazır kahve hakkında yazdıklarıma bir göz atmanız.

Aslında bu sorunun mutlak doğru bir yanıtı kesinlikle yok. Çünkü, kişinin zevkine ve tercihlerine göre ikisi de iyi ya da ikisinden biri daha iyi olabilir.

Ama sundukları özelliklere kısaca bir göz atabiliriz:
Türk Kahvesinin ÖzellikleriArtılar
- Türk kahvesi genellikle Arabica türü kahve çekirdeğinin çekilmesiyle yapılır. Arabica'da kafein oranı düşük ve kaliteli bir kahve türüdür. Ayrıca, pişirme ve içme yönteminden dolayı kahvenin bir kısmı tüktetilmediği için de, Türk kahvesi kafein miktarı açısından daha sağlıklı bir tercihtir.
- Hazır kahve gibi işlenmiş yapay bir ürün olmadığından daha doğaldır.

Eksiler
- Diğer yandan, Türk kahvesinin hazırlanması birazcık daha zahmetlidir. Ancak, yeni çıkan Türk kahvesi makineleri ile bu sorunun üstesinden gelebilirsiniz! :)
- Raf ömrü daha kısadır.

Hazır Kahvenin ÖzellikleriArtılar- Hazırlanması çok pratik ve hızlıdır.
- Raf ömrü çok daha uzundur.
Eksiler- Genellikle çok düşük kaliteli kahve çekirdeklerinin bileşiminden yapıldığı için kafein oranı daha yüksektir.
- İşlenmiş bir ürün olduğu için daha az doğaldır.


Evet, tercih sizin :) Ama benim fikrimi soracak olursanız, teknik açıdan, Türk kahvesi tartışmasız çok daha iyi. Hazır kahve, aslında adı dışında kahve değil. Kutulanmış "ice tea" ne kadar çaysa, hazır kahvede o kadar kahve işte...

Afiyet olsun! :)

Türk kahvesi nedir?

 


Kahve kültürümüzün o denli parçası haline gelmiş ki, atasözlerinden sözcüklere kahvenin hayatımıza girdiği pek çok alan var. Mesela "kahvaltı" sözcüğü "kahve" ve "altı" sözcüklerinden türemiş...Türk kahvesi ve cezve
Peki Türk kahvesi nedir?
Kendine has kahve öğütme ve pişirme yöntemleri nedeniyle diğer kahve türlerinden ayrılan güçlü bir tadı ve aroması olan bir kahvedir.

Türk kahvesi, dünyadaki kahveler içerisinde "en ince" olarak öğütülen kahvedir. Diğer taraftan ise, kaynatılarak pişirilen tek kahve olarak da yine diğer kahveler arasında farklılığını ilan etmektedir.

Brezilya ve Orta Amerika menşeili, arabica türü, yüksek kaliteli kahve çekirdeklerinden harmanlanan ve titizlikle kavrulan Türk Kahvesi, çok ince öğütülür. Bir cezve yardımıyla su ve isteğe göre şeker ilave edilerek pişirilir. Küçük fincanlarla servis yapılır. İçilmeden önce telvesinin dibe çökmesi için kısa bir süre beklenir.

Kuru Kahve ne demek?

 

Her yerde görürsünüz "Kuru Kahve" ya da "bilmem ne Kuru Kahvecisi" ifadelerini... Peki ne demek kuru kahve?

kahve çekirdeği Kahvenin "kurusu", "ıslağı" olur mu? Kahve, aslında Rubiaceae familyasına ait bir ağaç türü. Evet, yanlış okumadınız. Kahve ağacı var! İçtiğimiz, bildiğimiz kahve, ağaçta yetişiyor!!! Kahve ağaçları, yılda iki ya da üç kez beyaz çiçekler açar. Oldukça güçlü bir aroması olan bu çiçekleri yasemine benzetirler. İşte bu çiçekler zamanla meyve haline gelir. Kahve meyvesi, görüntüsü ve şekli ile kiraza benzetilebilir.
Kahve meyvesi olgunlaştıktan sonra kahve üreticileri tarafından toplanır. İçtiğimiz kahvenin geldiği yer meyve değil, meyvenin içindeki çekirdektir. Bu çekirdek ama ham olarak kullanılamaz. Çiğ kahve çekirdeklerinin kavrulması gerekir. İşte bu kavurma işleminden sonra elde edilen kavrulmuş çekirdeklere kuru kahve denmekte. İşte yandaki fotoğrafta görmekte olduğunuz kahverengi çekirdekler, kavrulma işleminden geçmiş çekirdekleri gösteriyor.

Kahvenin içimden önce geçirmesi gereken bir sonraki adım ise, kavruşmuş kahve çekirdeklerinin öğütülmesi (çekilmesi) işlemidir.

Türk Kahvesi Ne Kadar Sürede Tazeliğini Kaybeder?

 


Türk Kahvesi Ne Kadar Sürede Tazeliğini Kaybeder?

Kahveyi tadına vararak güzel güzel içmeyi kim istemez, değil mi?
Ama bunun için olmazsa olmaz kural kahvenin taze ve kaliteli olması. Bayat, bozuk ya da kalitesiz kahve ile güzel bir kahve yapamazsınız ne yazık ki.

Üstelik, kahve, aslında sanılanın aksine çok çabuk bozulabilen bir madde. Kahvenin durumuna göre bekleme süresi oldukça değişiyor:
Kavrulmuş Kahve ÇekirdekleriKavrulmamış Kahve Çekirdekleri








- Kahve kavrulmamış çekirdek ise (yeşil renkte olur), üç hafta kadar.

- Kahve kavrulmuş çekirdek ise (kahverengi renkte olur), iki hafta kadar.

- Kahve öğütülmüş (çekilmiş) ise (toz halinde olur), on dakika kadar!

Anlayacağınız, kahve öyle uzun süreler market raflarında ya da evde dolaplarda saklanabilecek bir şey değil ne yazık ki...

Kahvenin bu kadar çabuk bozulmasındaki mantık, hava ile temas ettiğinde oksijenin etkisiyle içindeki yağ asitlerinin özelliğini kaybetmesi. Bu da, kahvenin köpürme özelliğinin azalmasına ve daha da önemlisi tadının bozularak, acılaşmasına yol açar.

Hazır Kahve Nedir?

Hazır Kahve Nedir?


hazır kahveHazır kahve gelene dek ülkemizde kahve denince aklana gelen tek şey, bugün "Türk kahvesi" diye özellikle belirttiğimiz kahve idi...

Peki hazır kahve ya da ülkemizde yaygın şekilde bilinen adı ile nescafe nedir?

Hazır kahve, demlenmiş kahve çekirdeklerinden türetilen toz ya da küçük parçacıklar şeklinde bir içecek malzemesidir. Çeşitli üretim süreçleri boyunca kahve dehidre edilir. Tüketici, hazır kahvey sıcak ya da kaynar su katarak kahveyi tekrar hidre eder.

Hazır kahvenin en büyük özelliği hazırlanma sürati ve pratikliğidir. Hazır kahveyi al, bardağına koy, üstüne sıcak suyu ekle ve karıştır! İşte kahveniz hazır :)

Hazır kahve, sıcak su ile temaz eder etmez çözülür. Bu yüzden çoğu hazır kahve paketinin üzerinde "hazır kahve" değil "çözülebilir kahve" yazar.

Tabii bu tüketici açısından sunduğu avantaj. Üretici açısından ise önemli başka avantajları var. En başta, raf ömrü. Hazır kahve, "normal" kahveye kıyasla inanılmaz uzun bir raf ömrüne sahiptir. Çünkü normal kahve hava ile temas ettiği sürece içindeki yağlar buharlaşır, tadını ve aromasını kaybeder.

Bu arada, eğer hazır kahvenizi kuru bir yerde saklamazsanız o da çok kısa sürede bozulabilir!

Dezavantajlara bakacak olursak, bu tarafta üzülen ne yazık ki tüketici. Çünkü hazır kahve genellikle en kalitesiz kahve çekirdeklerinin işlenmesi ile yapılır. Bu yüzden de, içindeki kafein miktarı genellikle normal kahveye kıyasla çok daha fazla olur. Ayrıca, sonuçta işlenmiş bir ürün olduğu için "normal kahve" gibi doğal bir ürün olmaktan çok uzaktır.
TarihçeHazır kahve Chicago'da çalışan Japon bilimadamı Satori Kato tarafından 1901 yılında bulundu. 1910 yılında ise George Lois Washington da bir hazır kahve yöntemi geliştirdi ve bunu ticari olarak kullanmayı başardı. Nestle şirketi ise 1938 yılında geliştirdiği yöntemle hazır kahve üretimini geliştirdi. I. ve II. Dünya Savaşları'nda askerlerin kafein ihtiyacını pratik bir şekilde karşıladığı için gelişen hazır kahve, sonraki yıllarda tüm dünyaya yayıldı.

Normal kahveye göre, kalite ve kafein açısından sahip olduğu dezavantajlar yüzünden belirli ülkeler dışında kahve piyasasının lideri konumunda değildir. Türkiye, Meksika ve İngiltere yoğun bir şekilde hazır kahve kullanılan ülkeler arasındadır...

Kahve tiryakileri ve uzmanlarına göre hazır kahve, kahve değildir aslında. Adında "kahve" sözcüğü geçiyor olsa da aslında "kahveli bir içeçektir".


Kaynak: http://turkkahvem.blogcu.com

Kahve Değirmeni

Kahve Değirmeni


Taze kahve içmek gerçekten de güzel bir keyif... Ama, Türk Kahvesi Tazeliğini Nasıl Korur? yazısında anlattığım üzere tazeyi kahve tutmak gerçekten de kolay değil.

Niçin mi? Çünkü kahve hem kavrulduktan sonra, hem de çekildikten yani öğütüldükten sonra çok çabuk bayatlayabilen bir ürün. Çekilmiş kahve yaklaşık 10 dakika içerisinde bayatlamaya başlar. Zira, öğütülmüş kahvenin havayla teması içindeki yağ asitlerini etkiler, bu da kahvenin bayatlaması yani acı bir tad vermesi sonucunu doğurur.
Kahve değirmeni
Bu durumda, taze kahve içmek için yapılacak en önemli hususlardan biri kahveyi içmeden hemen önce çekmek. Bunun için otomatik ya da el değirmenlerini kullanabilirsiniz.

Otomatik kahve değirmenleri, pahalı olmaları nedeniyle kolaylıkla evlerde kullanabileceğimiz ürünler değil. Ama, durun hemen endişe etmeyin! :) Çünkü el değirmenleri de kahve öğütme konusunda gerçekten de çok başarılılar!

Eskiden hemen her evde en az bir tane bulunan bu değirmenlere artık pek rastlanmıyor. Ancak, 20-30 TL gibi bir rakama satın alabileceğiniz bu değirmenlerle kendi kahvenizi çok pratik bir şekilde öğütebilirsiniz.

El kahve değirmenlerinin dışı genellikle pirinçten yapılır. İç aksamları ise dökme demirden ya da çelikten olur. Çelik olanlar daha uzun ömürlü olsa da demir olan bir değirmeni de uzun süre kullanabilirsiniz. Tabii değirmen ömründe belirleyici olan bir diğer faktörde ne sıklıkla kahve çektiğiniz...
Pirinç Kahve El DeğirmeniKahve öğütmek için yapmanız gereken tek şey, içeceğiniz kadar kahve çekirdeğiniz değirmenin üst kısmında atıp sonra kolu çevirmek. Sonrasında, alt haznede toplanan mis gibi kahve tozunu alıp istediğiniz kahveyi hazırlayabilirsiniz.

Kahve değirmenlerinin altında bir somun bulunur. Bu somunu ne kadar sıkarsanız, kahve çekirdeğini o kadar ince öğütürsünüz. Bu yüzden Türk kahvesi içmek istiyorsanız somunu mümkün mertebe (aman kırmadan, dikkat! :-) sıkmalısınız.

Biliyorum, kulağa zahmetli geliyor ama inanın düşündüğünüz kadar zor değil. Üstelik, mis gibi kokan taze kahve içmeye alıştığınızda inanın buna değdiğini göreceksiniz!






Kaynak: http://turkkahvem.blogcu.com

Kahve Falı Sembollerinin Anlamları ?

Kahve Falı Sembollerinin Anlamları


Kahve Falı Sembollerinin AnlamlarıKahve Falı Sembollerinin AnlamlarıKahve falı bakmanın en püf noktalarından bir tanesi gördüğünüz telve sembollerine yükleyeceğiniz anlamdır.
İşte bunu güzel yapabilmek için de, hangi sembolün anlamı ne bilmek gerekiyor.

Aşağıdaki mini sözlük, size temel sembollerin anlamlarını gösteriyor. Ama, tabii ki bakan kişinin sembolleri görebilmesi ve sözlükteki anlamları kendi bakış ve hayal gücüyle zenginleştirebilmesi esas önemli olan nokta...

Internet'te kahve falı sözlüğü adı altında pek çok sayfa bulabilirsiniz. Bunların neredeyse hepsi birbirinin kopyasıdır. Zamanında biri emek harcayıp böyle bir sözlük hazırlamış, sonra kopyacı siteler bunu direkt alıp sayfalarına koymuş. Ancak, aşağıdaki sembol listesi tamamen özgündür! Büyük annemin, büyük annesinden öğrendiği sembol manalarıdır. Buradaki özgün içeriği lütfen çalarak kullanmayın. Eğer sitenize koymak istiyorsanız,
Türk Kahvem'e mail atarak izin isteyin!
Bu sözlük KahveCini.com sitesindeki bilgiler kullanılarak derlenmiştir.
Kahve Falı Sembolleri


Kahve Falı Nasıl Bakılır?

Kahve Falı Nasıl Bakılır?



Kahve Falına Nasıl Bakılır?Güzel Kahve Falına Nasıl Bakılır?
Türk kahvesinin her aşaması ayrı bir ritüeldir bizim kültürümüzde. Hazırlanması, pişirilmesi, içilmesi ve hatta sonrası!

Sonrası, yani kahve falına bakılma kısmı aslında başlı başına bir konu. "Fala inanma ama falsız da kalma" sözünü haklı çıkartırcasına kahve falı hemen herkesin sevdiği bir fal türü...

Peki, kahve falı nasıl bakılır, nelere dikkat etmek gerekir? İşte size adım adım, kolay anlaşılır açıklamalarla Kahve Falına Bakma Klavuzu.
1. Adım: Kahveyi pişirip, için :-)- Kahve, 1 kişilik pişirilmeli.
- Kahveyi, falına bakılacak kişi içmeli.
- Kahve hep aynı noktadan içilmeli.
- Kahve fincanını ters çevirip tabağın üstüne koyun.
- İçiçinizden bir dilek tutun ve tabağı kafanızın üstünden saat istikametinin tersi yönde 3 kez çevirin.
- Fincanın üzerine bir metal (kaşık gibi) bırakın.
kahve falı2. Adım: Fala bakma zamanı!- Fala inanmayan kişi fal bakmamalı...
- Fala gece bakılmamalı...
- Fincan soğuyunca, fincanı alıp ışığın arkanızdan vuracağı bir yere geçip fincanı açın.
- Öncelikle telve rengine bakıyoruz. Eğer renk çok koyu ise dileğinizin olma ihtimali çok düşük demektir. Açık renkse, büyük olasılıkla olacak. Ne açık, ne koyu ise olma ihtimali sizin dışınızdaki bir kişinin yapacaklarına bağlıdır.
- Fincanın sapı hizasından hayali olarak dikine ve enine iki çizgi çekin. Böylece fincanın içini 4 parçaya ayırmış olursunuz.
- Fincanı dik kesen çizginin sağında kalan şekiller iyi haber, solundakiler ise olumsuzluk anlamında yorumlanmalı.
- Enlemesine kesen çizginin altında kalanlar, uzun zaman diliminde; üstünde kalanlar ise yakın zaman olacak demektir.
- Fincanı, parmak uçlarınızda tutarak yavaş yavaş çevirerek ve eğerek içindeki tüm telve şekillerine ve gölgelerine bakacaksınız.
- Bundan sonrası, sembollerin anlamlarına ve hayal gücünüze kalmış :-)
- Fal bitince fincanı mutlaka açık bırakıyoruz. Kapatırsanız, gördükleriniz çıkmayacak demektir!

Bol şanslar...


Kaynak: http://turkkahvem.blogcu.com

Türk Kahvesi Tazeliğini Nasıl Korur?

Türk Kahvesi Tazeliğini Nasıl Korur?


Türk Kahvesi Tazeliğini Nasıl Korur?Kahve çok çabuk bozulan bir madde olduğu için, tazeliğini korumak için önlem almak şart. (Türk kahvesi tazeliğini ne kadar sürede kaybeder?)
Peki bunun için neler yapılabilir?
- Kahveyi çok miktarda almamak ve uzun süre saklamamak!Kahveyi içimlik miktarda almak en pratik çözüm aslında. Tabii, bu durumda sürekli kahve alabileceğiniz ve evinize ya da işinize yakın bir yer olması gerekiyor...- Kahveyi tazeliğini koruyacak şekilde saklamak!Sürekli olarak kahve almakla uğraşmak size zor geliyorsa, yapabileceğiniz en iyi şey aldığınız kahveyi iyi bir şekilde saklamak.Kahve Nasıl Saklanır?Kahveyi nasıl saklamak gerektiği önemli bir konu. Dikkat etmeniz noktalar şunlar:

- Kahvenin tazeliğini koruması için hava ile temas etmesini engellemeniz gerekiyor.

- Benzer şekilde, gün ışığıyla da temaz etmemeli.

- Karanlık ve rutubetsiz bir ortamda saklamalısınız.

- Hava almadığından emin olduğunuz bir kavanozun ya da kutunun içine koyun. (Eğer poşet içindeyse, kavanoza koymadan önce poşetin ağzını da sıkıca kapatın)

- Kahveyi buzdolabında saklamayın, zira buzdolabının nemli ortamı kahvenizin tadını bozacaktır.

Özet olarak, karanlık, rutubetsiz bir ortamdaki ağzı sıkıca kapalı bir kavanoz/kutu kahve için ideal saklama koşullarını sunar.


Kaynak: http://turkkahvem.blogcu.com

Türk kahvesi nasıl yapılır?

Türk kahvesi nasıl yapılır?


Türk kahvesi nasıl yapılmalıdır? Ya da bir başka deyişle Türk kahvesi en iyi şekilde nasıl yapılabilir?

Hiç kuşkusuz ki bu sorunun tek bir yanıtı yok. Kişiye göre en iyi tarif de değişecektir. Ama, aslına bakılacak olursa, Türk kahvesinin yapımı için temel bir yöntem vardır.
Türk kahve değirmeni
Kahvenin Çekilmesi
Leziz bir Türk kahvesi hazırlamanın ilk adımı kahve çekirdeklerinin çekilmesi ile başlar. Unutmayın ki, Türk kahvesinin en önemli özelliklerinden bir tanesi kahve çekirdeklerinin mümkün mertebe ince çekilmesidir. Türk kahvesi dünyadaki en ince kahvedir!!! İnceliğin kıvamı bebek pudrası kıvamındadır. Bu iş elle çevrilen ya da elektrikli otomatik bir değirmen kullanabilirsiniz.

Ama günümüzde, artık hemen herkes hazır kavrulmuş ve çekilmiş kahve kullanmaktadır. Kaliteli bir markanın kullanıma hazır Türk kahvesini satın alarak kahvenin çekilmesi adımını atlayabilirsiniz.

Kahvenin Pişirilmesi
Türk kahvesinin bir diğer kendine has özelliği ise pişirilmesi esnasında ortaya çıkar: kahveyi kayanatarak pişirmek! Türk kahvesi diğer kahve türleri arasında kaynatılarak hazırlanan tek kahvedir...

Kahvenin lezzetinde önemli olan ilk unsur yukarıda anlatıldığı üzere kaliteli bir kahve kullanmaktadır. Sonraki unsur ise kullanılacak suyun kalitesidir. Kesinlikle musluk suyu kullanmayın. Musluk suyundaki klor kahvenizin tadını bozabilir...
Kahve fincanınızı ağzına kadar soğuk içme suyu ile doldurup, suyu cezveye boşaltın. Her bir fincan için iki çay kaşığı kahve (bu yaklaşık olarak 5 gram kahve demektir) ekleyin cezveye. Eğer şeker ilave edeceksiniz bu aşamada arzunuza göre ilave edin. Esmer şeker daha sağlıklı olsa da Türk kahvesinde beyaz şeker daha iyi köpük elde etmenizi sağlar. Bu arada, kahvenizi mümkün olduğu kadar az şekerler için ki kahve tadını daha güçlü olarak alın.
Kısık ateşte kahve ve şekeri iyice karıştırın. Sakın yüksek ateşte çabuk pişirmeye çalışmayın.
Yaklaşık bir dakika içerisinde köpüğünüzün oluştuğunu göreceksiniz. Bu köpüğü fincana alıp kaynatmaya devam edin. Oluşan köpüğü tekrar fincana alın. Bu köpürt-köpüğü al işlemini tercihan 1 ya da 3 kez tekrar edin. Son olarak, kalan kahveyi bir taşım daha pişirin ve fincanlara boşaltın.

Kahvenin İçilmesi
Türk kahvesi hazırlanması olduğu kadar içilmesi ile de özel bir kahvedir. Diğer kahve türlerinde olduğu gibi acele içinde, bir yerlere koştururken elinize karton bir kutu ile alıp içebilceğiniz bir kahve değildir!

Türk kahvesi sükunet içinde yudumlanması gereken bir keyif kahvesidir! Kahveyle beraber su servis edebilirsiniz. Ama bu su, kahveden önce içilmelidir ki ağızdaki diğer aromaların temizlenmesine yardım etsin...
Afiyet olsun! :)
 
Kaynak: http://turkkahvem.blogcu.com

Türk Kahvesinin Tarihçesi

Türk kahvesinin tarihçesi


Kahvenın kökeni olarak Habeşistan olarak gösterilmektedir. Zamanla kahve oradan Yemen'e geçmiş ve sonra da tüm Orta Doğu'ya yayılmıştır.

Osmanlılarda kahve
Kahvenin Osmanlı İmparatorluğu'na gelişi konusunda iki hikaye vardır. Birincisine göre, 1554 yılında Suriyeli iki girişimci tarafından (Halepli Hukm ile Şamlı Şems) İstanbul'a getirilmiştir.

Diğer hikayeye göre ise 1517 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın Yemen Valisi olan Özdemir Paşa, lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbul'a getirmiştir. Yemen Valisi Özdemir Paşa, böylelikle Yemen'den getirdiği kahveyi saraya taşıyor. Türk kahvesini, sarayın görkemli salonlarında, 40 kişilik kadrolu kahveci ustaları tarafından özenle Sultan'a servis ediliyor. Harem'de cariyelere doğru kahve pişirme dersleri başlıyor.
Tarihi Türk kahvesi
Hangi hikaye gerçek olursa olsun, doğru olan nokta kahvenin ve kahve kültürünün hızla Türkler arasında yayıldığı. İlk olarak Tahtakale'de açılan ve tüm şehre hızla yayılan kahvehaneler sayesinde halk kahveyle tanıştı. Günün her saati kitap ve güzel yazıların okunduğu, satranç ve tavlanın oynandığı, şiir ve edebiyat sohbetlerinin yapıldığı kahvehaneler ve kahve kültürü dönemin sosyal hayatına damgasını vurdu.
Saray mutfağında ve evlerde yerini alan kahve, çok miktarda tüketilmeye başlandı. Çiğ kahve çekirdekleri tavalarda kavrulduktan sonra dibeklerde dövülerek cezvelerde pişirilmek suretiyle içiliyor ve en itibarlı dostlara büyük bir özenle ikram ediliyordu.
Türkler tarafından bulunan yepyeni hazırlama metodu sayesinde kahve, güğüm ve cezvelerde pişirilerek Türk kahvesi adını aldı.

Osmanlılardan Avrupa'ya
Türk kahvesine olan ilgi Osmanlı toprakları ile sınırlı kalmadı... 1615'te Venedikli ve 1650'de Marsilyalı tacirler de Türk Kahvesini dünyaya yayıyorlar. İtalyan gezgin Pietro della Valle tattığı ve hayran kaldığı içecekle ilgili değişik bilgileri arkadaşlarına anlatıyor. Ancak, bu tarihlerde kahve yaygın bir şekilde Avrupa'da tüketilmeye başlanmıyor. Zira bir yandan din, diğer yandan tıp adamları bu gizemli içecek hakkında hiç de olumlu yorumlar da bulunmuyor!

Türk kahvesinin Avrupa'da tanınmasını sağlayan bir diğer olay ise diplomatik bir girişim. 1669'da Osmanlı Sefiri Hoşsohbet Nüktedan Süleyman Ağa, Osmanlı İmparatorluğu ile Fransa Krallığı arasındaki ilişkiler için Paris'e gönderiliyor. Süleyman Ağa'nın XIV. Louis'yi ziyareti pek güzel geçmese de Süleyman Ağa'nın Paris'te 20 kişilik maiyeti ile kaldığı sırada Türk kahvesini Paris sosyetesine ikram ediliyor. Ağa Paris'ten ayrılırken, kahvecisi Paris'te kalır ve bir kahvehane açar...

Fakat, Türk kahvesini Avrupa'ya esas kök salışının gerisinde bir savaş var... Avusturyalılar 1683'te Osmanlı Ordusu'nun Viyana Kuşatması sayesinde tanışıyor kahveyle. Viyana kapılarından geri çekilen Osmanlı Ordusu yaklaşık 250 kg kahveyi orada bırakıyor. Aslında, bu kahve çuvalları neredeyse Viyanalı askerler tarafından deve yemi sanıldıkları için Tuna'ya dökülecekti. Ancak, Türk kültürünü yakından tanıyan bir Avusturya ajanı olan George Kolschitzki, bu kahvelerle Viyana'da bir kahvehane açar...

Böylelikle, Türk kahvesi kültürü yavaş yavaş tüm Batı ülkelerine yayılmaya başlar...
Türk kahvesiHer ne kadar günümüzde "Yunan Kahvesi", "Ermeni Kahvesi" gibi taklit isimler altında başka ülkeler tarafından sahip çıkılmaya çalışılsa da Türk kahvesi, kendine has özellikleri ile yurdumuzda yaratılan ve buradan tüm dünyaya yayılan nostaljik bir tad olarak dünyadaki yerini almıştır...



Kaynak:http://turkkahvem.blogcu.com

"Eleştirmek ve Yapıcı Olmak"

"Eleştirmek ve Yapıcı Olmak"
Hindistan'da çok ünlü bir ressam varmış. Herkes bu ressamın yaptıklarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş ve onu "Renklerin Ustası" anlamına gelen Ranga Çeleri olarak tanır; kısaca Ranga Guru derlermiş.

Onun yetiştirdiği bir ressam olan Raciçi ise artık eğitimini tamamlamış ve son resmini yaparak Ranga Guru'ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş. Ranga Guru: "Sen artık ressam sayılırsın Racaçi. Artık senin resmini halk değerlendirecek.", diyerek resmi, şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve en görünen yerine koymasını istemiş. Yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını istemiş.

Raciçi denileni yapmış ve birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki, tüm resim çarpılar içinde ve neredeyse görünmüyor. Çok üzülmüş tabii. Emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvar sanki. Alıp resmi götürmüş Ranga Guru'ya ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş. Ranga Guru üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş.

Raciçi yeniden yapmış resmi ve gene Ranga Guru'ya götürmüş. Tekrar şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş Ranga Guru. Bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça ve insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmelerini rica eden bir not bırakmasını istemiş.

Raciçi denileni yapmış. Birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki, resmine hiç dokunulmamış, fırçalar da, boyalar da kullanılmamış. Çok sevinmiş ve koşarak Ranga Guru'ya gitmiş ve resme dokunulmadığını anlatmış..

Ranga Guru: "Sevgili Raciçi, sen birinci konumda insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün...

Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı. Oysa ikinci konumda onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı olmalarını istedin...

Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye kalkmadı, cesaret edemedi.

Sevgili Raciçi mesleğinde usta olman yetmez, bilge de olmalısın. Emeğinin karşılığını, ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın. Onlara göre senin emeğinin hiç bir değeri yoktur. Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma." demiş...


Ne güzel cahildik;

Ne güzel cahildik;

Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı.
Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç!
Dışarıda kar…
Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki.
Kuzinenin üzerinde demir maşa…
Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri.
Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu…
Sucuk lükstü. Yumurta lezzetli.
Ekmek her zaman ekmek gibi…
Bir kez olsun kümesten yumurta almamış,
bir kez olsun o kızarmış ekmeğin kokusunu duymamış ve fakat alışveriş
merkezlerinin restoran katlarında boğucu bir gürültü ve havasızlık
içinde hamburger keyfine fit olmuş çocuklar ve gençler için ben ne kadar yaşlıyım…
Dışarıda kar…
İçeride kanaat…
İçeride huzur…
Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı.
Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç!
Portakal kabuklarını sobanın üzerine dizer, kokusuna râm olurduk.
Kestane közlemek büsbütün bir gecenin akıllara seza mutluluğuydu.
Sonra illa ki, büyüklerin anlattığı hikâyeler, hatıralar…
Birçoğu arızalı ve tedaviye muhtaç beyinlerden çıkma
dizilerin ve filmlerin açtığı hasarlar yerine, geniş ve besleyici bir masal dünyası…
Lezzet bir tarafa, kokuya da hasret kalacağımız kimin aklına gelirdi?
Ekmeklerimiz el değerek üretilirdi, sağlıklıydı, lezzetliydi ve mis gibi kokardı.
Çay da kokardı… Domates de…
Bütün bu nefasete, küçücük bir bakkal dükkânının zenginliği yetiyordu.
Dışarıda kar…
İçeride huzur…
Zam endişesi, doğal gazın kesilme korkusu, yolda kalma telaşı, rejim tehlikesi…
Kimin umurunda…
Ne güzel cahildik;

Mutluluğun resmini çiziyorduk…