Sayfalar

17 Mart 2012

Kültür mirasımız hak ettiği itibara kavuşuyor " TÜRK KAHVESİ"


Uzun süre dudak bükülen Türk kahvesi, hak ettiği ilgiyi görmeye başladı. Artık bu kültürel mirasımız için tanıtımlar yapılıyor, kitaplar yazılıyor, hatta kahve pişirme seminerleri düzenleniyor.
Yıllar önce, İstanbul'un en ünlü otellerinden birinin restoranında yediğim güzel bir yemeğin ardından okkalı bir kahve ısmarlamıştım. Fincanın üzerinden baktığımda, neredeyse dibi görülüyordu; kahvesi çok azdı ve üzerinde de köpüğün izi bile yoktu. Garsondan, "Kahve nasıl bu hale gelebildi, lütfen öğrenip bana bildirin," diye rica ettim. İyi restoranlarda bu gibi sorular ciddiye alınır. Az sonra yiyecek içecek müdürü ezile büzüle geldi. "Restoranımız yeni açıldığı için cezve serisi tam değil; hepsi büyük. Zaten çoğu kez bir kişilik kahve pişirmek de gerekmiyor, büyük cezveyle işi hallediyoruz. Bu sefer, kahvecimiz de yerinde yoktu, çıraklardan biri pişirdi. Çok özür dileriz," diye içtenlikle o berbat kahvenin arkasındaki yanlışlıklar silsilesini sıraladı. "Alt tarafı kahve; bunun ne özelliği olabilir ki?" diye düşünenler var, biliyorum. Belki sizler de yaşamışsınızdır; aynı çekilmiş kahve, aynı cezve ve aynı ocakta yapılmış nefis bir kahvenin ardından içtiğiniz, aynı koşullarda başka bir elden çıkmış kahve içemeyeceğiniz kadar kötü olabilir. İyi bir kahve için gereken sayısız ayrıntı var. Türkiye'nin 70 cent'e muhtaç olduğu 1970'li yıllara dek yemekten sonra; "Kahveniz nasıl olsun?"diye sorulur, tercihler sade, az şekerli, orta ya da şekerli olarak dile getirilirdi. Yemeğin ardından kesinlikle çay içilmediği gibi, espresso, amerikano, kapuçino gibi sayısız alafranga seçenekler de yoktu; sadece bizim kahvemiz yudumlanırdı. O dönemde herkes kahve pişirmesini bilirdi. İçtiğimiz kahve çeşidi de oldukça iyiydi. Türkiye'nin her şeye muhtaç olduğu yıllarda Türk halkı kahve içmeyi unuttu. İthalat tekrar başladığında ise 'Rio Minas' tabir edilen, dünyanın en kötü kahve çeşidi getirildi ve damakları kaliteli referans kaynağını yitirmiş tiryakiler kısa sürede bu tada alıştı.


Türk Kahvesi Aşk’tır





  Duble bir kupada yudumlaya yudumlaya usul usul yazılası bir içecek.Dostlarımızla birlikte sıcak sohbetler kurdurabilen, sevdiklerimizle içtiğimizde bunun keyfi hiç bir yerde bulunamayan yegane sıcaklık.Yanındada lokum olacak ama Türk Lokumu olacak olmadı küçük bir çikolata yada karamelli şeker orası gibi.
Türk Kahvesi adına bi çok şey söylenmiş geçmişten günümüze.
“Bir kahvenin 40 yıl hatırı vardır.” “Kahve topakları kısmettir.” yada günümüzde söylenen tabiriyle
“Türk Rakısı ile Türk Kahvesi arasındaki fark Rakıda mazi Türk Kahvesinde gelecek konuşulur.”
   Falından dolayıdır muhakkak ama inanmamak lazım tabi ama onsuzda kalmayacaksın.Arasını bulabilirsen ne mutlu.Bana kalırsa Türk Kahvesi ne geçmiş ne de gelecek Bana göre Türk Kahvesi anı yaşamak.İçerken hissetmeli insan o anı dokunabilmeli içinde ona!
   Sosyal dünyada insanların Türk Kahvesi hakkında düşündüklerini hep merak ederim sürekli araştırım.Haftada bir bakmadan edemediğim yer twitter.com/search/türk kahvesi
   Bıkmadan usanmadan yapabileceğim üç şeyden biri sabahlara kadar okuyabilirim sizi.Ne mi var orada?Farklı coğrafyalardan ne kadar sevdiklerini haykıran insanlar.Bazıları var gözleri kahve değil ama sevdiklerine yaptırıyorlar.Eee gözlerinin kahvesine baka baka içmek anlatılmıyor tabi.Kimileri var farklı memlekette özleminden bahsediyor.Keyfini anlata anlata bitiremeyen mutlu insanlar.
 Unutmadan birde Yunanlılar var tabi bunca Türk Kahvesi diye içtiklerinin adını değiştirip Yunan Kahvesi koyuyorlar.Yok mu farkı biraz ince öğütülmüş ama Türk Kahvesi tek başına bi candır.
 Yani uzun uzun anlatmaya çalıştığım kısacası anlatamadığım Türk Kahvesi AŞK’tır.

Türk kahvesi ve Jenifer Lopez

Kahve Dedinizde 8 Martta Yayınlanan(5. sezon 17. Bölüm) How I Met Your Mother dizisinde Konuk oyuncu olarak Jenifer Lopez oynuyordu. Kameremanın kahve getirdiği sahnede kapuçino,espresso,latte, kafeinsiz ve Türk Kahvesi Arasından Lopez Türk kahvesini aldı. Bu başlığa bundan öte cevap olmaz bence.