Sayfalar

21 Mart 2012

Türk Kahvesi Çeşitleri

Süvari Kahvesi Nedir?


Süvari kahvesi ya da bir diğer adıyla Tarz-ı Hususi (Tarsusi), sunum tarzıyla dikkati çeken değişik bir Türk kahvesi türüdür.

Ege taraflarında daha çok "süvari", Akdeniz civarında ise "Tarz-ı Hususi" veyahut bunun kısaltması olan "tarsusi" olarak bilinen bu kahvenin özelliği, kahvenin klasik porselen kahve fincanı yerine çay bardığında servis edilmesidir.

Süvari kahvesinin pişirilmesi esasında klasik Türk kahvesinden farklı değildir. Sadece, genellikle sade yani şekersiz olarak hazırlanır. Sonrasında kahve fincan yerine ince belli klasik Türk çay bardağına konarak servis edilir. Ayrıca, Süvari'de normal Türk kahvesine kıyasla çok daha az köpük olur.



17 Mart 2012

Kültür mirasımız hak ettiği itibara kavuşuyor " TÜRK KAHVESİ"


Uzun süre dudak bükülen Türk kahvesi, hak ettiği ilgiyi görmeye başladı. Artık bu kültürel mirasımız için tanıtımlar yapılıyor, kitaplar yazılıyor, hatta kahve pişirme seminerleri düzenleniyor.
Yıllar önce, İstanbul'un en ünlü otellerinden birinin restoranında yediğim güzel bir yemeğin ardından okkalı bir kahve ısmarlamıştım. Fincanın üzerinden baktığımda, neredeyse dibi görülüyordu; kahvesi çok azdı ve üzerinde de köpüğün izi bile yoktu. Garsondan, "Kahve nasıl bu hale gelebildi, lütfen öğrenip bana bildirin," diye rica ettim. İyi restoranlarda bu gibi sorular ciddiye alınır. Az sonra yiyecek içecek müdürü ezile büzüle geldi. "Restoranımız yeni açıldığı için cezve serisi tam değil; hepsi büyük. Zaten çoğu kez bir kişilik kahve pişirmek de gerekmiyor, büyük cezveyle işi hallediyoruz. Bu sefer, kahvecimiz de yerinde yoktu, çıraklardan biri pişirdi. Çok özür dileriz," diye içtenlikle o berbat kahvenin arkasındaki yanlışlıklar silsilesini sıraladı. "Alt tarafı kahve; bunun ne özelliği olabilir ki?" diye düşünenler var, biliyorum. Belki sizler de yaşamışsınızdır; aynı çekilmiş kahve, aynı cezve ve aynı ocakta yapılmış nefis bir kahvenin ardından içtiğiniz, aynı koşullarda başka bir elden çıkmış kahve içemeyeceğiniz kadar kötü olabilir. İyi bir kahve için gereken sayısız ayrıntı var. Türkiye'nin 70 cent'e muhtaç olduğu 1970'li yıllara dek yemekten sonra; "Kahveniz nasıl olsun?"diye sorulur, tercihler sade, az şekerli, orta ya da şekerli olarak dile getirilirdi. Yemeğin ardından kesinlikle çay içilmediği gibi, espresso, amerikano, kapuçino gibi sayısız alafranga seçenekler de yoktu; sadece bizim kahvemiz yudumlanırdı. O dönemde herkes kahve pişirmesini bilirdi. İçtiğimiz kahve çeşidi de oldukça iyiydi. Türkiye'nin her şeye muhtaç olduğu yıllarda Türk halkı kahve içmeyi unuttu. İthalat tekrar başladığında ise 'Rio Minas' tabir edilen, dünyanın en kötü kahve çeşidi getirildi ve damakları kaliteli referans kaynağını yitirmiş tiryakiler kısa sürede bu tada alıştı.


Türk Kahvesi Aşk’tır





  Duble bir kupada yudumlaya yudumlaya usul usul yazılası bir içecek.Dostlarımızla birlikte sıcak sohbetler kurdurabilen, sevdiklerimizle içtiğimizde bunun keyfi hiç bir yerde bulunamayan yegane sıcaklık.Yanındada lokum olacak ama Türk Lokumu olacak olmadı küçük bir çikolata yada karamelli şeker orası gibi.
Türk Kahvesi adına bi çok şey söylenmiş geçmişten günümüze.
“Bir kahvenin 40 yıl hatırı vardır.” “Kahve topakları kısmettir.” yada günümüzde söylenen tabiriyle
“Türk Rakısı ile Türk Kahvesi arasındaki fark Rakıda mazi Türk Kahvesinde gelecek konuşulur.”
   Falından dolayıdır muhakkak ama inanmamak lazım tabi ama onsuzda kalmayacaksın.Arasını bulabilirsen ne mutlu.Bana kalırsa Türk Kahvesi ne geçmiş ne de gelecek Bana göre Türk Kahvesi anı yaşamak.İçerken hissetmeli insan o anı dokunabilmeli içinde ona!
   Sosyal dünyada insanların Türk Kahvesi hakkında düşündüklerini hep merak ederim sürekli araştırım.Haftada bir bakmadan edemediğim yer twitter.com/search/türk kahvesi
   Bıkmadan usanmadan yapabileceğim üç şeyden biri sabahlara kadar okuyabilirim sizi.Ne mi var orada?Farklı coğrafyalardan ne kadar sevdiklerini haykıran insanlar.Bazıları var gözleri kahve değil ama sevdiklerine yaptırıyorlar.Eee gözlerinin kahvesine baka baka içmek anlatılmıyor tabi.Kimileri var farklı memlekette özleminden bahsediyor.Keyfini anlata anlata bitiremeyen mutlu insanlar.
 Unutmadan birde Yunanlılar var tabi bunca Türk Kahvesi diye içtiklerinin adını değiştirip Yunan Kahvesi koyuyorlar.Yok mu farkı biraz ince öğütülmüş ama Türk Kahvesi tek başına bi candır.
 Yani uzun uzun anlatmaya çalıştığım kısacası anlatamadığım Türk Kahvesi AŞK’tır.

Türk kahvesi ve Jenifer Lopez

Kahve Dedinizde 8 Martta Yayınlanan(5. sezon 17. Bölüm) How I Met Your Mother dizisinde Konuk oyuncu olarak Jenifer Lopez oynuyordu. Kameremanın kahve getirdiği sahnede kapuçino,espresso,latte, kafeinsiz ve Türk Kahvesi Arasından Lopez Türk kahvesini aldı. Bu başlığa bundan öte cevap olmaz bence. 


16 Mart 2012

Türk Kahveli Islak Kek



MALZEMELER
(ölçüler dikdörtgen borcam içindir)


  • 3 yumurta
  • 1.5 su bardağı toz şeker
  • 1 çay bardağı sıvı yağ
  • 1.5 su bardağı süt
  • 4 yemek kaşığı kakao
  • 1 paket vanilya
  • 1 paket kabartma tozu
  • 3 su bardağı un (dolu dolu değil)
SOS MALZEMELERİ
  • 2 su bardağı süt
  • Yarım çay bardağı toz şeker
  • 2 yemek kaşığı kakao
  • 2 yemek kaşığı türk kahvesi(yoğun kahve tadı sevmeyenler 1 yemek kaşığı koyabilirler)
  • Bir parça margarin yada tereyağı
HAZIRLANIŞI
  1. Derin bir çırpma kabına 3 yumurtamızı kırıp şekerini ilave ediyoruz.
  2. Yumurta ve şekeri köpük köpük olana kadar çırpıyoruz.
  3. Daha sonra diğer sıvı malzelerimizi ilave edip tekrar çırpıyoruz.
  4. En son olarak unumuzu vanilyamızı ve kabartma tozumuzu karışımın içine eleyerek ekliyor ve iyice karışmasını sağlıyoruz.
  5. Yağladığımız borcama karışımımızı döküp,180 derecelik(fırına göre değişebilir)fırında içini çekene kadar pişiriyoruz.
  6. Sosumuz için tencereye tüm malzemeleri koyup karıştırdıktan sonra bir taşım kaynatıyoruz.
  7. Kekimiz fırından çıkıp ılındıktan sonra dilimleyip üzerine ılınmış durumda olan sosumuzu eşit bir şekilde yayıyoruz.
  8. Üzerini arzu ettiğimiz şekilde süsleyip servise sunuyoruz.

bu kekte diğer ıslak keklerdeki gibi sosundan bir bardak ayırmak gerekmiyor.sosu ayrıca pişirdiğimiz için hem oldukça ıslak,hemde müthiş leziz bir kek ortaya çıkıyor...

Türk Kahvesi Zayıflatırmı

Kahvede bulunan kafein maddesinin metabolizmayı hızlandıran bir enzim taşıdığını biliyoruz. O nedenle kahve içmek uzun zamandan beri zayıflatıcı etkisi ile bilinmektedir. Türk Kahvesi ise aslında yabancı kahvelere nazaran daha çabuk zayıflatma etkisi olan bir içecektir. Zira türk kahvesi içerisinde nescafe ya da diğer yabancı kahve türleri gibi kahve markalarında bulunan katkı maddeleri yer almaz. Türk kahvesi kahvenin en doğal ve saf halidir. Ayrıca sadece pişirilme işleminden geçtiği için diğer işlenmiş kahve türlerine nazaran daha fazla besleyicidir.
Türk kahvesini zayıflamak için kullanacaksanız mutlaka şekersiz içmenizi ve günde 3 fincandan fazla tüketmemenizi tavsiye ediyorum.

Tatlı krizine karşı Türk kahvesi


Ara öğünlerde içmek koşuluyla günde en az 2 fincan orta şekerli Türk kahvesi tükettim. Oradan aldığım şeker, vücudumun bana ‘şeker de şeker’ diye tutturmasını frenledi. Ayrıca yarattığı tokluk hissiyle aklımın yemeğe kaydığı her anı sonsuza kadar erteledim.

Kemeri gevşeteceğiniz an gelecek Öyle bir an var, emin olabilirsiniz. Sizin
için en iyi diyetin ne olduğuna bir süre sonra vücudunuz otomatik olarak karar veriyor. Canınızın deli gibi çikolata çektiği bir anı düşünün. Bu anlardan günde 500 kez yaşama olasılığı yok. İlk anda iradenizi ödüllendirecek bir parça çikolatayı yutup, başkasını istemeyeceksin telkinini yapacaksınız kendinize. Daha da isteyen arsız bir iradeyle karşı karşıyaysanız işte o zaman harika bir yardımcı daha öneriyorum: Orta şekerli Türk kahvesi...
İlk elden ‘Kahve bende çarpıntı yapıyor’ diyenleriniz olacaktır. Makul oranda tüketirseniz yapmaz, üstelik çarpıntı kalbin hiç çarpmamasından daha iyidir diye korkunç bir espri yapmama neden olmayın... ‘İyi de ben kahve içmekten hiç haz almıyorum’ diyenleriniz için de ‘Haz aldığınız şeylerin sizi diyete başlamadan önceki halinize nasıl getirdiğini bir düşünün’ şeklinde bir yanıtım olabilir. Bunları bir kenara koyalım...

Tokluk hissi sağlıyor
Türk Kahvesi, pişirme şekli açısından dünyanın en az zararlı kahve türlerinden biridir. Kahvenin tüm detayları ve yağları telvede kaldığından üzerindeki su süzme ve en az filtre kahve kadar zararsızdır. Üstelik filtre kahve dâhil diğer tüm kahve içecekleriyle karşılaştırdığınızda tokluk hissini tetikleyen bir yanı da vardır. Sizi şişkin hissettirir. Hele ki sabahları kahvaltıdan önce içilecek bir kahve güne zinde başlama katsayınızı da artırır. Ben kişisel deneyimimde ara öğünlerde içmek koşuluyla günde en az 2 fincan Türk kahvesi tükettim. Oradan aldığım şeker, vücudumun bana ‘şeker, şeker de şeker’ diye tutturmasını frenledi. Ayrıca bahsettiğim tokluk hissiyle aklımın yemeğe kaydığı her anı sonsuza kadar erteledim. Ama siz siz olun öğünlerinizin yerine kahve koymaya kalkışmayın.

15 Mart 2012

Türk kahvesi Şiirleri

TÜRK KAHVESİN DE....


Sesiz gemiler var içimde sadece benim uğurladığım.
Göz yaşlarım var.gemilere deniz olsun diye içime akıttığım.
Ağarmış saçlarım var sadece aynaların gördüğü.
Sade bir hüzün var içtiğim bir yudum Türk kahvesinde

Türk Kahvesinin Kültürümüzdeki Yeri

Kahve içtikten sonra en güzel teşekkür, "Ferah kahveleri olsun" sözüdür.

Kahvenin edebiyatımızda, kültürün değişik alanlarında da özel bir yeri var. Kahveyle ilgili deyimler, atasözleri, maniler, şiirler, şarkılar var. Kız istemeye gidince, ta Osmanlı'dan bu yana, kahveleri sunan gelin adayının etraflıca görülebildiği nadir anlardan biri, elinde tepsi, kahvelerin içimi bitinceye dek beklemesidir. Bu arada damada içirilen bol tuzlu kahveyi de atlamamak gerek. Kahve öncesi ikram edilen su, kahveyi ağızda kalan tüm tatlardan arındırarak, sadece içilecek kahvenin tadını yerleşmesini sağlamak içindir. Osmanlı'da varolan acı kahve öncesi tatlı şeker, lokum ikramı günümüzde terkedilmiştir. Saraylarda özel giysili, kahve ikramından sorumlu kahveci güzelleri de ancak turistik otellerde, ya da tatil köylerindeki özel gecelerde karşımıza çıkıyor. Ama hala kahveyi çekirdek olarak alıp, tavalarda kavurarak değirmende çeken tiryakiler, varlığını sürdürüyor.

Kahve falı artık bazı kişilerin geçim kaynağı. Hatta ilgi ve para çekmek için müşterilerinin falına baktıran kahvehaneler de var artık. "Fala inanma, ama falsız da kalma" düsturundan yola çıkıp, fala baktırmayan azdır sonucuna varabiliriz. "Neyse halim, çıksın falım" cümlesinin ardında ne ümitler saklıdır.
Üstad Abdülbaki Gölpınarlı'nın derlediği bir maniyle halk kültürümüzdeki kahveye geçelim:

"Kahvelerim pişti gel
Köpükleri taştı gel
İyi günüm dostları
Kötü günüm geçti gel."

14 Mart 2012

Türk Kahvesi Standartları

Bu standartlar, ilk öneri olarak hazırlanmış olup, konunun uzmanlarından gelicek karşı görüşlerle birleştirilerek son halini alacaktır.
  • Adım 1; - Çiğ Kahve
  • Kural 1) Sadece Arabica cinsi kahve kullanılabilir.
  • Kural 2) Kahvenin sınıflandırma ölçümü;
  • 1) “S” Tipi kahve; “Standart Harmanlanmış Türk Kahvesi” olan “S” standardı minimum iki kahve tipinden üretilir. Bu standardın en çok %75i Rio Minas Gr. 5 olmalı. Geri kalanı için herhangi bir kahve tipi kullanılabilir.
  • 2) “G” Tipi kahve; “Geleneksel Türk Kahvesi” standardı olan “G” tipi sadece Rio Minas Gr. 5 Tipi kahve kullanılarak üretilir.
  • 3) “H” Tipi kahve; “Özel Harmanlanmış Türk Kahvesi” olan “H” standardı herhangi bir kahve tipinden, arzu edilen kıvamda üretilebilir.
  • 4) “A” Tipi kahve; “Tatlandırılmış Harmandan Türk Kahvesi” olan “A” standardı herhangi bir kahve tipinin harmanına belirtilen miktarda katılan %100 doğal bir lezzet ile üretilir.
  • 5) “K” Tipi kahve; “Kafeinsiz Türk Kahvesi” olan “K” standardı maksimum %0,3 kafein içerecek şekilde işlenmiş herhangi bir kahveden üretilir.
  • Kolayca seçilebilmeleri için paketlerin üstünde bu sınıflandırmalar yazılı olmalıdır. Ayrıca, tüm çiğ kahveler TSE 3900 standartlarına uygun olup, alt referansları TSE’nin 2ci maddesinde bulunmalıdır.

Türk Kahvesi Hakkında Bilgiler



  • Ortalama bir çikolata barında 30 miligram kafein varken, bir fincan kahve 100 ile 150 miligram civarında kafein içerir.
  • 20.000 kişi üzerinde çalışma yapan Harvard’lı bir araştırmacıya göre, düzenli olarak kahve içenler, kahve içmeyenlere oranla üçte bir daha az astım belirtileri gösterirler.
  • Kaliforniya Üniversitesi’nin çıkardığı bilimsel bir rapor, bir fincan kahveden yükselen buharın üç adet portakaldakine eşdeğer miktarda antioksidan içerdiğini ortaya çıkarmıştır. Antioksidanlar kanseri ve kalp krizini engelleyen heterosiklik bileşimler içerirler. Bu sizin için iyidir!
  • İnsan vücudu hakkında yapılan özel çalışmalar, insan vücudunun verilen süre içinde 300 miligram kafein emebileceğini ortaya çıkarmıştır. Yaklaşık 4 normal fincan. Bunun üzerindeki miktarlar sadece atılır, daha fazla uyarılmaya sebep olmaz. Aynı zamanda, insan vücudu, her saat sistemdeki kafeinin %20’sini harcar.
  • Her yıl 400 milyar fincan tüketilen kahve dünya çapında en popüler içecektir.


  • Atatürk ve Türk Kahvesi


     

    Türk kahvesi nasıl “gençleşir” ?

     

    Türk kahvesini yaşatmak,

    “Üçü bir arada”lara yenik düşmesini engellemek, özellikle de gençler arasında tüketilmesini yaygınlaştırmak, en önemlisi de bir takım standartlar getirerek pek çok mekânda “abdest suyu” kıvamında sunulan kahvelere karşı mücadele etmek amacıyla kuruldu. Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları Derneği. Gençler arasında Türk kahvesi tüketimini yaygınlaştırmanın yanı sıra amaç özellikle de lokantalarda olması gerektiği gibi bir Türk kahvesinin sunulmasını sağlamak, yanlışları engellemek, ayrıca Türk kahvesinin yurtdışında da tanınmasını sağlamak. Gönüllülerin bir araya gelmesiyle kurulan derneğin üyeleri arasında ise Ahmet Örs, Mehmet Yaşin, Nuri Çolakoğlu, Max Thomae gibi isimler de yer alıyor.

    Türk kahvesi nasıl pişirilir, nasıl içilir, standartları ne olmalı? Sorularımızı derneğin başkanı ile kurucu üyelerine yönelttik...



    13 Mart 2012

    Türk Kahve Kültürü ve Edebiyat



    Antonio Vivaldi ve Carlo Goldoni gibi önemli müzisyenler de kahveden etkilenmiş, keman için "La Bottega del Caffe" adlı bir eser yazmışlardır. Ancak kahveden en çok etkilenen müzisyen J.S. Bach'tır. Bu büyük müzisyen, kahve aşkını ünlü Kahve Kantatı'nda notalara dökmüştür. 1732 yılında Leipzig'de yayınlanan Kahve Kantatı'nda Bach, Picander'in şiirinden yararlanmıştır. Kantatın yazılmasının en önemli sebebi, o sırada Almanya'da kadınlara kahvenin yasaklanmaya çalışılıyor olmasıydı. Oysa kahvenin sohbeti, cinsiyet ayrımı yapmamalıydı.

    Kahve Kantatı, bir babanın kızını kahve içmekten vazgeçirmeye çalışmasını anlatır. Ancak kahve, genç kız tarafından şu sözlerle yüceltilir:
    "Ah, kahve ne tatlı,
    binlerce öpücükten daha tatlı,
    muscat şarabından daha yumuşak,
    kahve, kahve onsuz olamam;
    Eğer bana bir şey ikram edecekseniz
    ah, o zaman bana kahve veriniz!"
    – J.S. Bach, Kahve Kantatı


    Kahvenin verdiği ilhamla yapılmış sayısız resim bugün Avrupa'nın hemen her yerindeki müzelerde sergilenmektedir. Bunlar genellikle, sanatçıların sıkça gittikleri kahvehaneleri, evlerde içilen kahveyi ve kahve sohbetlerini aktarır. Dünyanın ilk kahvehane resmi ise, Hollandalı ressam Adrian van Ostade'ye aittir. François Boucher, Franz Schams, Jean Léon Jérôme gibi ressamların ortaya çıkardığı eserler ise hem eski kahvehaneler, hem de kahve kültürü hakkında bilgi verir.

    Türkiye'de ise Üsküdarlı ressam Ali Rıza Bey'in resimleri önemli eserlerdir. 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başı yaşamış olan Ali Rıza Bey, dönemin yazlık ve kışlık kahvehanelerini, kahve ocaklarını, fincanlarını, cezvelerini, kahve dolaplarını ve seyyar kahvecilerini karakalem resmetmiştir. Ali Rıza Bey'in korunabilen onlarca resmi, bugün özel koleksiyonlarda yer almaktadır.

    Dünyanın en eski kahve pişirme yöntemi ?

    Köpük, kahve ve telveden oluşur.
    Yumuşak ve kadifemsi köpüğü sayesinde damakta en uzun süre tadını devam ettiren kahve türüdür.
    Birkaç dakika şekli bozulmadan kalabilen bu leziz köpüğü sayesinde, uzun süre sıcak kalabilir.
    İnce kenarlı fincanda sunulduğu için, diğer kahve türlerine göre daha yavaş soğur ve böylece daha uzun süren bir kahve keyfi sunar.
    Yoğun şurupsu kıvamı ile ağızdaki lezzet tomurcuklarını aşırı uyararak hafızada yer eder.
    Diğer kahve türlerine göre, daha kıvamlı, yumuşak ve aromatiktir.
    Kendine özgü enfes kokusu ve özel köpüğü ile diğer kahvelerden kolaylıkla ayırt edilebilir.
    Kahve tutkunları tarafından, kaynatılarak içilebilen tek kahve olarak kabul edilir.
    Geleceği anlatmak için kullanılan tek kahve türüdür. Cafedomancy: Kahve telvesini kullanarak kehanette bulunmak.
    Eşsizdir çünkü kahvesi fincanın içindedir ancak telve olarak dibe çöktüğünden filtre edilmesine ve süzülmesine gerek kalmaz.
    Hazırlanırken şeker ilave edildiğinden diğer kahvelerde olduğu gibi sonradan tatlandırmaya gerek yoktur.
    Sağlıklıdır çünkü fincanın dibinde biriken telvesi içilmez.
    Sıklıkla içildiği halde, miktar olarak fazla olmadığından şişkinlik yapmaz.
    Diğer kahve türlerine göre, bir içimde daha az kafein içerir.

    Porsiyon
    Kafein Miktarı
    Türk Kahvesi
    65 ml (bir fincan)
    60 mg
    Espresso Kahve
    60 ml (bir fincan)
    100 mg
    Filtre Kahve
    150 ml (bir fincan)
    115-175 mg
    Hazır Kahve
    150 ml (bir fincan)
    65-100 mg
    Çay
    150 ml (bir fincan)
    70 mg
    Kolalı İçecekler
    330 ml (bir kutu)
    45 mg
    Çikolata
    30 gr
    10-25 mg

    Çok pratik ve ekonomiktir çünkü pişirirken tek ihtiyacınız bir cezve olacaktır.
    Pişirilirken, şekeri tercihe göre ilave edildiğinden içime hazır halde sunulan tek kahve türüdür.
    O nefis tadını verebilmesi için, kavrulduktan sonra ya hemen tüketilmelidir.

    Gönül ne kahve ister ne kahvehane,Gönül sohbet ister kahve bahane

    Türkler için kahve içmek bambaşka bir keyiftir.

    Beraberinde getirdiği dostluk, sevgi ve paylaşım için bir fincan kahveye büyük anlamlar yüklenir. "Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır" sözü bunu en iyi şekilde vurgular. Kahve içmek Türk halkı için o kadar büyük önem taşır ki, dilimizdeki "kahvaltı" kelimesi kahve-altı sözcüklerinin bir araya gelmesiyle ortaya çıkmıştır.

    Kahve ikramı da dostlukların pekişmesinde önemli bir yer tutar. Ev sahibi misafirine verdiği değeri, hazırladığı ve özenle sunduğu kahvesi ile gösterir. Evlilik öncesi kız istenirken, gelin adayının damadın ailesine kahve yaparak ikram etmesi de âdettendir. Kahvenin kabulü ise ikramda bulunanı onurlandırır. Dilimize yerleşen "kahvesi içilir olmak" ve "bir kahveni içerim" deyişleri bunu ifade eder.

    Bol köpüklü kahveler içildikten sonra sohbet daha da uzar ve sıra kahve falına gelir.

    Türk Kahvesi Tadım ve Analiz



    Kahve tadımı "cupping", kahvenin lezzetine bakmaktan da öte kahvenin duyusal analizidir.

    Koklama, lezzet ve hissetme duyularının tümü bu analizde kullanılır. Koku ve lezzet birbirine çok bağımlıdır ve değerlendirmede birbirinden ayrılmaları çok zordur. Öte yandan, kahvenin gövdesi değerlendirilirken hissetme duyusu devreye girer. Satın alınan her kahve bu şekilde test edilir.

    Koku (Fragrance): Öğütülmüş kahvenin kokusunu değerlendirmek için kullanılır.



    Aroma (Aroma): Kahveden alınan lezzetlere göre kahvenin özelliklerini tanımlamak için birçok farklı terim kullanılır: Meyvemsi, fındıksı, ekşimsi, baharatsı, şarapsı, çikolatamsı gibi…

    Lezzet (Taste): Kahveden alınan lezzetlerin değerlendirilmesi için kullanılır.

    Burun (Nose): İçime hazır olan kahveden alınan kokuların değerlendirilmesi için kullanılır.

    Asidite (Acidity): Kahvede aranan bir lezzettir. Belirli kahvelerdeki keskinlik ve ekşiliği belirtir.

    Gövde (Body): Kahvenin ağızda bıraktığı yoğunluğu anlatmak için kullanılır.

    Buket (Bouquet): Koku, aroma ve tadım sonrası kalıcı lezzetlerin bileşimini ifade eder.

    Acılık (Bitterness): Keskin, ısırıcı lezzet. Tamamen istenmeyen bir unsur değildir. Kahvenin kavrulmasına ve hazırlama metoduna bağlı olarak artabilir veya azalabilir.

    Türk Kahvesine Özgü Geleneksel Araçlar

    Türk Kahvesine özgü geleneksel hazırlık süreci temel olarak; kavurma, soğutma, öğütme, pişirme ve ikram aşamalarından oluşur. Bu aşamalarda kullanılan geleneksel araçların hemen hemen tamamı zaman içinde günün koşulları gereği kullanımdan kalkmış; müze, koleksiyon ve antikacı vitrinlerinde yerlerini almışlardır. Kullanım sırasına göre bu araçları şöyle tanımlayabiliriz:

    Kavurma işleminde tava ve tambur olmak üzere iki çeşit kavurucu kullanılırdı. Tavalar sıcak demirden dövme tekniğiyle elde üretilir, nadiren pişmiş topraktan olanlarına da rastlanırdı. Uzun saplı kavurucuların bazıları katlanabilir saplıydı. Bazı büyük tavalar ise, ateşe kolay sürülmeleri için tekerlekli imal edilmişti. Yine bazılarının, üzerlerine zincirle bağlanmış kavurma kaşığı da vardı. Kavurma işlemi ocak ya da mangal üstünde yapılırdı. İnce sacdan imal edilmiş olan tambur tipi kavurucular, küçük dörtgen bir mangalın üstüne monte edilmiş elle çevrilen silindir bir gövdeden oluşurdu.